4 Mart 2008 Salı

SEO Nasıl Yapılır - 3 (Domain-Hosting)

Merhabalar Arkadaşlar...

Uzun bir aradan sonra SEO tekniklerinden biri olan doğru domain ve hosting seçimleri konusudur. İlk öncelikle domain konusu ele almak gerekirse, bir site inşa etmeye karar verdiğimizde en başta domain'in ne olacağına karar vermeye çalışırız. Ki oldukça da önemli bir husus sayılır seo için. Bir örnek ile açıklayayım durumu : hobi temalı bir site yapmayı düşünüyorsunuz.Bu noktada öncelikli olarak ilk akla gelen domain'ler (hobi.com, hobi.net,hobi.org....vs) arada istisnalar olsa da genelde sahibi olan domain'lerdir. Her webmaster'ın, özellikle bu tip durumlarda klişeleşmiş uzantıları kullanma eğiliminde olduğu aşikârdır. Böyle durumlarda (...dunyasi, ...alemi, ...mania, ...vs) kullanımları birer örnek olarak görebiliriz.

Ancak hobi konusunda bir sitemiz olacak ise 4 karakterli temayı üstteki örneklerde olduğu gibi 10-12 karakterli domain'lerle kullanmak arama motorlarının indekslerinde işimizi gerçekten zorlaştırır. Nedeni açık; bir domain ne kadar kısa ise o kadar iyidir. Bu kural bütün arama motorları tarafından (google, yahoo,....vs) dikkate alınan bir olmazsa olmazdır. Peki bu durumda ne mi yapmak gerekiyor, temamız olan hobi kelimesinin yanına anlamı baltalamadan (hobim.com, hobitr.com,hobix.com) gibi kullanımlarla daha alakalı ve daha güçlü domain ismine sahip olabiliriz. Tabi bunlar sadece benim şuanda ürettiğim örnekler,bunları kendi yaratıcılığınız çeşitlendirebilirsiniz. Buradaki en önemli nokta domain'i anlamından saptırmadan karakter sayısı olarak minimize etmektir.

Domain konusunda bir diğer belirtmek istediğim husus; uzantılar hakkında. Şuan internet üzerinde ICANN (Internet Corporation for Assigned Names and Numbers ) tarafından birçok uzantı mevcuttur. Örneğimizdeki hobi temalı sitemizi baz alacak olursak, (hobi.cc, hobi.be, hobi.jp) gibi domain adresleri belki bir üst paragrafta anlattığım kısımla birebir örtüşüyor olabilir. Ancak yanlıştır, nedeni; ....be uzantılı domain belgium(belçika) ülkesine hitaben bir site olduğunuzu belli eder arama motorlarında tarafında. Ki öyle bir durum söz konusu değil, bu yuzden global uzantılarda(com,org,net,biz,tv) domain üretmek SEO açısından daha yararlı olacaktır.Domain konusunda göz ardı edilmemesi gereken bunlardan ibaret diyebiliriz.

Son olarak hosting şeçimi konusunda yapılan hatalar konusunda birkaç belirtmek istediğim püf nokta var. En başta hiyerarşik olarak en faydalı seo eylemlerini sıralamak istiyorum:

  1. Kendisine özel IP numarası bulunan bir dedicated hızlı bir pc
  2. Bünyesinde gerçekten çok kaliteli siteleri bulunduran Türkiye lokasyonlu hızlı bir hosting firması
  3. Herhangi bir lokasyonda bulunan hızlı bir hosting firması
  4. Ücretsiz hosting veren kurumlar (blogger.com)

Hosting'inizin seçimini yaparken ilk maddedeki gibi özel bir pc üzerinden sitenizi yayımlanız halinde arama motorlarının özellikle IP adresinin sadece size atanmış olmasından ötürü sizin sitenize yatırım yapacak kadar ciddi bir içeriğe sahip oldugunu düşünecektir.Ve bu da size SEO konusunda çok önemli bir artı olarak geri dönecektir.

İkinci seçenek tercih etmeniz halinde buradaki en büyük avantajınız kaliteli sitelerin bulunduğu bir mekanda bulunmanız ve lokasyonunuz içerik dilinizle aynı coğrafyada bulunmasıdır. Günümüzde bir işe gireken bile "Memleket neresi hemşerim?" diye sorulabilmektedir. Arama motorları da bu mantıkla düşünürler.Ve size buna göre davranırlar.

Üçüncü seçenek ise ilk ve en yoğun olarak herkes tarafından tekrarlanan bir hatadır verdiğim 4 madde içinde. Lokasyon olarak farklı bir coğrafya bulunmanın dezavantajına karşılık hızlı bir hosting firması seçimi yine de kötünün iyisi olur arama motorları gözüyle.

Son seçenek ise gerçekten seo açısından hareket kabiliyetinizi belli sınırlar içinde tutar. Tek söylenebilecek ise "Allah kolaylık versin" den başka birşey olamaz.

Umarım faydalı bilgiler aktarabilmişimdir.Görüşmek Üzere...

1 Şubat 2008 Cuma

SEO Nasıl Yapılır - 2 (Keywords)

Seo 'nun orjinal içerik'ten sonra ki en önemli faktörlerinden biri de doğru meta-tag içinde keyword kullanımıdır.Keyword'ler(Anahtar Kelimeler) sitenizde bulunan içeriğiniz hakkında arama motorlarına özet bilgi babında ipuçları vermek için kullanılır.

Örnek olarak bir turizm siteniz var diyelim.Ve dağ turizmi hakkında tanıtımların yer aldıgı bir içeriğe sahipsiniz.

şeklinde kullanmak çoğu webmaster'ın hataya düştüğü bir kullanım şeklidir. Garip gelse de bu böyledir. Çünkü keyword'lerde bütün arama motorlarının dikkate aldığı en büyük etken kullandığınız bu anahtar kelimelerin siteniz içeriğinde kullandığınız bütün kelimeleri karşılama oranıdır. Yani meta-tag içerisine yazdığınız keyword'lerin içeriğinizin içinde geçen bütün kelimelerle örtüşüp örtüşümediği konusudur temelde. Bu oranın en az %80 civarlarında olması demek siteniz için kullanabileceğiniz en iyi keyword'leri kullanmış olduğunuz anlamına gelir.

Keyword kullanımı konusunda en dikkat edilemesi gereken etkenler en başında gereksiz kelime tekrarı gelmektedir.Yine çoğu webmaster arkadaş, sadece belli başlı keywordlerde savaş verdikleri için bu hataya çoğu kez düşmüşlerdir. Arama motorları tarafından bu şekilde keyword kullanım tarzı hiç beğenilmez ve sitenizle alakalı diğer faktörlere bakılarak Spam durumuna düşme ihtimali oldukça yüksektir.

Meta-tag içerisinde kullanımından başka içeriğiniz içinde vurgulamak istediğiniz kelimeleri (u) tag'ini ve tabiki title bloğunu da unutmadan kullanarak belli etmek arama motorlarının sevdiği faktörlerden bir tanesidir. Hyperlink'le vurgusu artırılmış olan kelimeleri de meta-tag'deki keyword bloğu içerisinde kullanmak çok yararlı olacaktır.
Şuan itibariyle keyword kullanımı hakkında sizlere aktaracaklarım bu kadar.

Görüşmek Üzere..

17 Ocak 2008 Perşembe

SEO Nasıl Yapılır – 1 (Orjinal İçerik)

Merhaba Arkadaşlar,

Seo olayının en can alıcı kısmı, orjinal içeriğe sahip bir web sitesi yaratmaktır.Google’ın, daha önce yazılarımda da özellikle belirttiğim 187 farklı kriterden en çok önem verdiği husus içeriğinizin kaynağının hiçbir yerden kopyalanmamış, tamamen kendi dilinizle ya da kendi imkanlarınızla derlediğiniz kaynaktan aktarılmış olması gerekiyor.Google bu konuda oldukça hassastır ve bunun tespitini de çok rahatlıkla yapabiliyor.Ve sitenize ona göre muamale yapıyor. Hatta kendi yapısı içerisinde bulunan siteleri incelediğinde, bunların %81’inin orjinal, geriye kalanlarının ise kopya içeriğe sahip olduğunu açıkladılar. Tabi bu araştırma dünya çapında yapıldığı için kopya içerik oranı makul sayılabilecek bir düzeydeyken, ülkemizde kim bilir ne kadardır diyemeden de geçilmiyor.

Kullanıcıya en faydalı bilgileri getirme konusunda en büyük çabayı gösteren Google, SEO olarak herhangi bir optimizasyon yapmayan siteye, sadece orjinal içeriğe sahip olduğu için bile hatırı sayılır ölçülerde değer(Pagerank) verir. Kopya içerik ise , siteniz yayımlandıktan kısa süre(1-2 ay) sonra aynı şekilde silinir, hatta sitenin adresi yazılsa bile karşınıza çıkan listede sitenizi göremeyebilirsiniz. Dolayısıyla böyle bir yayımlamanın hiçbir faydası yoktur, maksimun 1-2 ay sürede ilk sayfalarda yer alabilirsiniz belki ama Google algoritması size bulur ve gereğini yapar.

Bu bağlamda söylenebilecek en tamamlayıcı söz; Orjinal içerik, sitenizi bir bina gibi düşünürseniz en temelini ve ana iskeletini oluşturduğudur.Siz bunları ne kadar sağlam yaparsanız o derecede güçlü bir SEO’nuz olacaktır.

Görüşmek Üzere...

14 Ocak 2008 Pazartesi

SEO (Search Engine Optimization) Nedir ?

Merhabalar Arkadaşlar,

Bugünkü konumuz oldukça derin olmakla beraber knowhow(*) ‘ı da pahalı olan bir konu olan SEO. Tanımsal anlamda kısaca açıklamak gerekirse, internet üzerinde arama hizmeti veren arama motorlarındaki durumunuzu yükseltmek için yapacağınız optimizasyonların bütünüdür diyebiliriz.Elbetteki bu arama motorlarının başında son yıllarda tabir-i caizse patlama yapan Google başta olmak üzere, Yahoo, Msn Live, Aol Search ve diğerleri gibi siteler geliyor. Seo’nun olanaklarının Google arama motoru üzerine kurgulandığı neredeyse herkes tarafından bilinir. Bunun en önemli nedeni 65 milyar dolarlık marka değerine sahip olmasını sağlayan arama motoru algoritmasıdır. Bu algoritmayı tam manasıyla çözen, yani neyin neyle neden çıktığı bilgisine kesin ve tamamen ulaşmak ya da kestirmek neredeyse imkansız.

Geçtiğimiz günlerde yabancı bir bilişim haber sitesinde bir google mühendisinin ropörtajını okuyunca daha net bir şekilde anladım Google’ın nasıl böylesine sanal alemi kontrol altına aldığını.Ropörtajda benim en çarpıcı bulduğum nokta ise herhangi bir kelime yazarak yaptığımız aramadaki sitelerin sıralaması 187 farklı değişkene göre yapılandırılıp sizlerin önüne gelmesiydi. Bu 187 farklı değişkenin bazılarını geliştirmek bizim elimizde, bazıları fiziksel koşullarla alakalı ve bazıları ise Google mühendisleri dışında kimsenin bilmediği şeyler.

Kontrolü bir nebze bizim elimizde olan değişkenlere girmeden önce, SEO’yu neden yaparız? Biraz bu konuda bir şeylerden bahsetmek istiyorum; Ki bizim elimizde olan değişkenleri ayrı bir yazımda anlatmak istiyorum, hatta seri haline getirip de yazabilirim.Çünkü yazımın başında da bahsettiğim gibi oldukça derin bir konu, ortalıkta gezen SEO taktikleri ve ücretli olarak size SEO hizmeti veren siteler SEO konusunu iyice keşmekeşe çevirdi gibi görünüyor konuya pek fazla aşinâlığı olmayan bir kişi tarafından.Konuyu dağıtmadan SEO neden yaparız? Konusuna gelmek istiyorum. Herhangi bir konuda site yayımladınız ve heyecanla sitenize gelecek ziyaretçileri kimi zaman otobüs durağında otobüs bekler gibi bekliyorsunuz pc başında, hele birde sitenize sayaç da koyduysanız. Nerden biliyorsun derseniz de tecrübeyle sabittir diyebilirim. İşin acı kısmı böyle bekleyerek sitemize hiç kimse gelemez. Gelemez diyorum çünkü potansiyel ziyaretçileriniz sizin sitenizden bir şekilde haberdar olması gerekiyor. Benim param var site açık olduğu sürece reklamla ziyaretçi çekerim diyorsanız yazının geri kalanını okumanıza gerek yok bunu açıklıkla söylebilirim.

En geçerli bir gerçekle konuya giriş yapalım, cümle her ne kadar karışık olduysa da. İnternet alemindeki sitelerin tamamına yakının ziyaretçileri arama motorlarından gelir. Kullanıcıların yine tamamına yakın bir çoğunluğu bir sitenin adresini ezberlemektense, arama motoruna ne ile alakalı sitelere gireceğini ifade eden bir ya da birden fazla kelime girer.Böylece ulaşmak istediği konudaki sitelere birçok alternatifle beraber kolaylıkla erişmiş oluyor. Ki çoğumuz da böyle yapar olduk son zamanlarda, şahsen ben adres satırına ezbere bir site adresini en son ne zaman yazdığımı hatırlamıyorum bile mesela. Internet kullanıcıların çoğunun kullandığı bu yöntem nedeniyle site sahipleri de bu arama motorlarına yönelik bazı teknik geliştirmeler içine girdiler.

Sitelerinin daha yukarılarda çıkartmak için, tabi bununla doğru orantılı olarak ziyaretçi sayılarını artırmak için optimizasyon yaptıkları en gözde arama motoru tabiki Google’dır. Bazen günde 600 milyon üzerinde hit alan google, internetteki diğer arama motorlarıyla kıyaslandığında %83 Pazar payıyla en yakın rakibi olan Yahoo ve Msn Live’a astronomik bir fark attığını anlamak hiç de zor olmasa gerek.Bu manzaradan çıkacabilecek en net sonuç sanal alemin patronu Google’dır. Mesela bir arkadaşlık sitesi kurdunuz(Sakın kurmayın da ) sağdan soldan verdiğiniz reklamlarla sitenize en fazla günlük 100-200(Adwords hariç) tekil hit getirebilirken, çok sağlam bir SEO çalışması sonucunda Google’da “Arkadaşlık”,”Arkadaş” gibi kelimelerde 1.sırada olmanız halinde ise 30.000+ tekil hit sıfır reklam maliyetiyle girilebilir. Örnek olarak arkadaşlık sitesi verdiğim için açıkcası kendimi kötü hissediyorum ancak en anlaşılır farklılığı aktarabilmek adına faydalı olacağını düşündüğüm için böylesinin daha iyi olacağını düşündüm.

SEO’nun önemini açıkca ifade ettim sanıyorum.Bir sonraki ve bunu takip eden yazılarımda SEO hakkında herkes tarafından bilinen teknik ve taktikleri doğru olarak yorumlayıp, üstüne de kendi tecrübelerimden öğrendiğim noktaları sizlerle paylaşıyor olacağım.

Görüşmek Üzere...

2 Ocak 2008 Çarşamba

Blog nedir? Ne Değildir ?

Blog geçtiğimiz son 5-10 yıl içerisinde yurtdışında, ülkemizde ise 1-2 yıldır artık iyice bilinir hale geldi. Peki bu blog? Ne işe yarar ? Sokaktan geçen herhangi bir insanın herhangi bir konu üzerine yazdığı, kendi yorumlarıdır işin özünde. Sanal alemde birçok konuda ya da tamamiyle aklına ne gelirse yazan blogger'lar(Blog Yazarı) vardır.

Gerek hayata dair güncel olayları kendi bakış açılarından yorumlayarak aktarıp insanlarla paylaşma ortamına taşıma, gerekse piyasada bulunan bir ürün hakkında izlenimleri yine aynı şekilde paylaşma ortamına taşıma gibi , tamamiyle sizin hayal gücünüze ve yaratıcılıgınıza kalan bir fikir özgürlüğü platformudur bu blog diyebilirim.

Bu tanımlardan sonra kimine göre gereksiz gelebilen bir kavram gibi görünse de, dünya çapında ün sahibi olmuş ve kendi blog'undan çok ciddi bir gelir kaynağı (7000$+/aylık) sağlayan insanları eğer biraz araştırısanız bulabilirsiniz.Buna örnek olacak bir kişiyi geçenlerde internette gezinirken gördüm. Malumunuz arkadaş Hintli zaten yazılım sektörünün de made in china'sını teşkil eden bu arkadaslardan birisi yaklaşık 10 yıldır bilişim dünyası dahilinde yazmadığı konu kalmamış, incelemediği pc parçası ya da software kalmamış durumda diyebilirim. Hatta youtube'da bile bu arkadaşın bir günlük yaşamını gösteren bir video bile var.Ve adamın işi sadece yazmak.Gerisini siz düşünün artık.

Ki bu sadece bir örnek olmakla beraber milyonları peşinden sürükleyen de bir hayal oldu. Hele de yurdum insanı bu konuda olağanüstü bir uzmaklık seviyesine sahip(!). Neden derseniz ki hemen açıklayayım; yurtdışında günde 3-4 saat sırf blog okuma hobisine sahip insanlar varken ülkemizde bilmiyorum da kaç kişi var bu tarz hobi sahibi. En azından ben daha öyle birine rastlamadım kendim de dahil. Hoş okuyalım derseniz de; kimin, nerden bulup da blog'unu her gün gazetelerdeki köşe yazarlarınınki gibi zevkle okuyacağız diyebilirsiniz.Haklısınız da olayın özünde blog yazım kalitesi, konu kartelası ve ilgi çekebilirliği gibi faktörleri sağlayabilmiş bloglar bulmak neredeyse de imkansız. Ama dediğim gibi yurdum insanı tv'de hangi dizi varsa direkt web sitesinin birbirinden farklı domainde 5-10 varyasyonlu sitelerle birden bire ortaya cıktığını bilmem sizler de fark ediyor musun? 3-5 satır dizi hakkında copy-paste mantıgına dayalı bilgi ve google adsense reklamları...

Blog bu değildir, bu mantıkla ancak blog çöplükleri oluşmaktadır. Blog'un en temel kuralı özgün olması ve kişinin kendi yorumuyla başkalarına yarar sağlayabileceğini düşündüğü herhangi bir konu hakkında görüşlerini dile getirmesiyle oluşturduğu bir bilgi portalı olmalıdır. Insan odaklı insana yarar sağlayan teorikte karşılaşamacağınız pratikte kazanılmış tecrübelerin aktarımını sağlayan bir platform da denilebilir.

Blog'un ne oldugu hakkında yeterli bilgi verdiğimi düşünüyorum temel olarak, bundan fazlası yine sizin yaratıcılığınıza ve bakış açınıza paraleldir.

En önemlisi blog yazmaktan korkmayın, topluma faydası dokunacağını düşündüğünüz konularda yazın! Büyük oranlarda çöplüğe dönen sanal aleme, gerçek anlamda işe yarar bilgilerle destekleyerek daha fazla vakit öldüren kimlikten çıkmasını sağlayın. Çünkü her insanın mutlaka çok iyi anladığı, bilgi sahibi olduğu ya da ilgi duyduğu birşeyler vardır.

Görüşmek Üzere...

3 Aralık 2007 Pazartesi

Blog Hayatına Giriş

Merhabalar Arkadaşlar.
Bugün itibariyle TeKNo333 sanal alemdeki ilk gününe başlıyor.Tabi şuan bunu benden başka kimse bilmiyor ya neyse.Google Amcamız en kısa zamanda sitemizi indekslerse sizlerin de haberi olacak.

Peki bu site kimin ne işe yarayacak ya da ben bu siteyi neden kurdum?? Açıkcası uzun süredir bir düşüncem vardı. Ya bu kadar istisnai her yerde cevabını kolay kolay bulamadığım o kadar çok konu vardı ki, ben bunların cevabını ararken çektiklerimden ötürü sahip oldugum bilgileri paylaşmaya karar verdim. Ve bunu yaparken de en yalın ve samimi bir şekilde yapmaya çalışacağım.Her konuda bilgi sahibi olduğumu söyleyemem ya da şu konuda kendime çok güveniyorum da diyemem. Ancak her geçen gün yeni birşeyler öğreniyorum.Burdan asıl amacım olan beraber öğrenmek fikri çıkıyor. Ve bence en faydalı öğrenme şekli de budur.Niye derseniz Bilenin, hiç bilmeyen birisine bir konuda bilgi vermesi günlük hayatta en sık karşılaştığımız durumlar biridir. Fakat bu tarz bilgi aktarım çabaları bilmeyen tarafında pek faydalı olduğu söylenemez. Kendimden bilirim her iki tarafta türkçe konuştuğu halde birbirini anlayamadığı olabiliyor. Tabi bu örnek göreceli olmakla beraber bilişim sektörü için geçerli denilebilir.

Sonuç olarak TeKNo333'de bilişim sektörü dahilinde her türlü makalelerle karşılaşabilirsiniz. Şuan makalesini yayınlamayı düşündüğüm 32 konu başlığı var.Elimden geldiğince çabuk bir sürede bunları sizlerle paylaşmak üzere yayınlacağım.

Hoşçakalın...

Uyarı

Sitedeki içerikleri lütfen kaynak belirterek yayınlayınız...